Werther… Werther… Werther…

Werther’de kim? Soranlara; Werther, Goethe’dir derim. Yalnız Goethe değil; hepimiziz! Goethe’nin başından geçen bir aşkın verdiği ilhamın gün ışığına çıkmasıdır aynı zamanda. Volpertshausen’deki baloda tanıdığı peri kızı Charlotte’a olan aşkının filizleriydi gün ışığına çıkan.

On yaşında şiir yazmaya başlayan Goethe, ilk oyununu da 15 yaşında yazmıştır. Genç Werther’in Istırapları ise, ilk yayımlanan romanı özelliğini taşır.

Werther, Johann Wolfgang Goethe’nin 1774 yılında yayımladığı Genç Werther’in Istırapları (Die Leiden des Jungen Werther) isimli romanın ana karakteri. 1772 yılında Wetzlar’da Jerusalem adında bir gencin aşk yüzünden canına kıyması bütün Almanya’yı titretmişti. Goethe, Genç Werther’in Istırapları’na, bu olayı ve kendi ıstıraplarının kanlı gözyaşlarını damıtarak yazdı.

O zamanlar Goethe, Charlotte adında birini seviyordu ve Werther’deki Lotte gibi nişanlıydı. Charlotte, Lotte’ydi. Evlenirken de Lotte ve nişanlısı Kestner’ın nikâh yüzüklerini Goethe hediye etmişti. İçindeki sevginin kural tanımaz çığlıklarıyla ruhunu huzura kavuşturmaya çalışıyordu. Ruhu, imkânsız bir aşkın kaynayan kazanında can çekişlerini veriyor, son nefesini saklıyordu.

Tüm zamanların en iyi aşk romanlarından biri kabul edilen Genç Werther’in Istırapları’nda, yazar, şairane üslubunu oldukça akıcı ve başarılı kullanmıştır. Çoğunlukla tabiattan sahnelerle süslenmiştir. Her mektubun, bir sonraki mektubu çektiği romanda, “kalp” sözcüğü neredeyse tüm mektuplarda vardır.

Üç bölümden oluşan romanın ilk iki bölümü çoğunlukla Werther ile aziz dostu Wilhelm arasındadır. Goethe, üçüncü bölümün çoğunluğunu kendisi eklemiştir.

Genel anlamda mektup tarzında yazılan romanın ilk mektubu 4 Mayıs 1771 yılını, son mektup ise 21 Aralık tarihini gösterir. 4 Mayıs tarihli Wilhelm’e yazdığı mektup bir uzaklaşmadan bahseder. 21 Aralık tarihli Lotte’ye yazılan mektup yine bir uzaklaşmadan; Werther’in vasiyetinden…

Kısa bir özet yapacak olursak:

Bahar aylarıdır ve balo mevsimidir. Werther, Lotte ile birlikte katıldığı bu balolarda, O’na gittikçe yaklaşmış ve duygularını açıkça ifade etmiştir. Birlikte oldukları her an, onlar için Karun hazinelerinden daha değerlidir. Werther Lotte’nin yanına her gittiğinde Lotte’nin kardeşleri etrafını sarar, karşılıklı sevişirler. Lotte’nin bir de piyano çalışı vardır ki; Werther’in ruhuna dolar.

Lotte’ye duyduğu saf aşk’a ve karşılıklı sevmelerine rağmen bu aşk imkânsızdır. Lotte nişanlıdır ama ne çare ki Werther’de yangının ortasında duran deli bir âşıktır. Lotte’ye duyduğu derin saygı ve sönmeyen sevginin sonsuzluğu eşliğinde aradığı mutlak mutluluğun devam edeceğini düşünen Werther, bu düşüncede ki yanlışlığı çok geçmeden anlayacaktır.

Böylesi güzel günlerin sona ereceği zaman yaklaşmıştır. Albert gelir ve Werther için şizofreni geceler başlar. Tanıştıktan sonra Albert de Werther’i sever. Lotte verilen sözüne ve ahlaki değerlere sahip çıkarak Albert’le evlenir. Werther’in aşkı hiçbir kuralı kabul etmez ama aynı zamanda da inancını hep korur.

Albert zamanla Werther ile Lotte’nin arasında olup biteni öğrenir. Albert bu duruma da fazla ses çıkarmaz. Çıkarmamasının sebebi de Werther’in saf aşkıdır.

Zamanla olaylar daha da karmaşıklaşır ve : “Kanlarını yakınları için akıtabilmek ancak asilzadelere nasip olurdu. Ölümleri sayesinde de dostlarına bin bir çeşit zevkli hayat sağlayabilirlerdi.”